Sevgili anneannem hep der ki:
“Biz kimiz ki Tanri bizim butun gunahlarimizi affederken biz diger insanları
affetmeyelim.” Her bunu duydugumda bana karsi yapilan haksizliklari affetmenin
hiç de o kadar kolay olmadigini dusunurdum. Gecenlerde seyrettigim 2013 yapimi “Philomena” bana anneannemin bu dedigini hatirlatti ve gercekten Tanri’ya
inanan dindar bir insanin ne demek oldugunu gosterdi.
Once kisaca filmden bahsedeyim
size. Stephen Frears’ın yonettiği “Philomena” bir annenin drami uzerine kurulu.
Frears daha once “Dirty Little Things - Kirli Kucuk Seyler”, “The Queen –
Kralice” ve “Cheri – Askım” ı yonetmisti. Hep onemli bir konuyu derinlemesine
incelemeye calisan yonetmen bu sefer her yonuyle cok incelikle bir film cekmis.
“Mrs Henderson Presents – Bayan Hendersen Sunar” filminde birlikte calistigi
Judi Dench’i “Philomena”nın basrolune koymus. Daha iyi de bir secim yapamazdi
herhalde. Filmin konusuna gelirsek... Kimsesiz Philomena 15 yasındayken
Irlanda’da rahibelik egitimi gormektedir. Bir gencle yasadigi tek gecelik bir
ilişkiden hamile kalir. Bas rahibe, Philomena gibi gunah işlemiş kizları ayrı
bir yerde tutar, butun gun calistirir ve haftada sadece bir gun cocuklarini gormelerine izin verir. Belirli bir sure sonra da zengin Amerikan ailelerine bu
cocuklari satar. Boylece kendini Tanri yerine koymus bu kadin, hayatları
boyunca acı cekecekleri bir ceza verir bu ‘gunahkar’ kizlara. Philomena oglunun
50. yas gununde artik bu sirri daha fazla icinde saklayamayacagina karar verir ve
kizina gecmiste yasadiklarini anlatir. Kizi bu olanlarin gizli kalmamasi icin tesadufen
bir davette tanistigi kariyeri alt ust olmus bir gazeteci olan Martinden yardim
ister. Boylece Martin ve Philomena yillar once kaybettigi oglunu bulmak uzere zor bir maceraya atilirlar.
Film 95 dakika. Birseyleri
anlatmak, vurgulamak icin ( sanki seyirci aptalmis gibi ) illa 3 saate ihtiyac
olmadiginin en buyuk kaniti. Gerekli mesaj o kadar net bir sekilde veriliyor ki…
Gencligi calinmis bir kadinin o cocuksu halleri, yasadigi butun sancilara
ragmen korumayi basardigi sevgi dolu kalbi, iyi niyetliligi… Bir taraftan dinin
ve bazı din adamlarinin ne kadar yozlastigini ama bir taraftan da gercekten Tanri’ya
inanan insanlarin zihnen ve ruhen ne kadar rahat olduklarini ve oyle bir
yasamin da mumkun olabilecegini gosteren bir film. Bu kadar uzucu bir olayı
anlatmasına ragmen film sadece sizi aglatmıyor. Olayları acıtasyon yapmadan cok
gercekci bir sekilde anlatiyor, yeri geliyor sizi gulduruyor. Abartili sahnelerden kacinip vermek istedigi mesaji en dogal sekilde veriyor. Ayrıca
belirtmek isterim film gercek bir hikaye ve gercek hayattaki Philomena hala
yasıyor.
“Philomena” belki de en cok benim
sevgili anneannemi hatirlattigi icin bu kadar begendim ama herkesin hayatında
bir “Philomena” vardir diye dusunuyorum. Bakalim siz seyrederken kimi dusuneceksiniz…
Jen
No comments:
Post a Comment